DAHA

Yazar Perşembe, Ocak 02, 2014 , ,


Hakan Günday okumak zordur. Kitapları yumruk etkisi yapar insanda . Çok sevdiğim , etkilendiğim kitapları yıllar boyunca sayısız kez okumak ve her defasında yeni bir tat almak gibi bir huyum vardır. Oysa hiçbir Hakan Günday kitabını ikinci kez okuyamadım. Sarsıyor beni hikayeleri çünkü çocuklar var ,tecavüze uğrayan, bir yudum sevgi görmeyen ,ya annesi ya babası tarafından akla hayale gelmeyecek suistimallere uğramış çocuklar. Bu çocukların büyümesi öyle sancili ,öyle dramatik oluyor ki bir idam mangasının infazını ya da asılan birini izlemek zorunda bırakılmak gibi ; gözlerini kapatamıyor ve asla unutamıyorsun. Zaten ''kutsal'' hiçbir şey bırakmayan bu dijital çağda yazar anne-baba kutsallığını da paramparça etmekte bir beis görmüyor.

DAHA'da da geleneğini bozmuyor Hakan Günday. Babası insan kaçakçılığı yapan 10 yaşındaki Gaza'nın hikayesini anlatıyor. Arka planda da savaşın , çaresizliğin ,insan denen yaratığın ve devlet denen örgütlenmenin nasıl da acımasız olduğunun destanını yazıyor

Gaza 15 yaşına kadar sürdürdüğü insan kaçakçılığı işinde tam bir zalime ,diktatöre dönüşmüşken kaçakları taşıdıkları kamyonun devrilmesi ile hayatının başka bir perdesi açılıyor. Tam da herşey değişecekken bir başka perdesi..Güç ,iktidar ,insan üzerine bildiğimiz ne varsa hepsi alt üst oluyor . Kitabın kapağını kapattığımda bir kaç gün aklımda kalıyor hikaye her Hakan Günday kitabında olduğu gibi.

İşte kitaptan rastgele seçtiğim birkaç satır ; bunları yazan insansa biz neyiz dedirten bana:

''Bütün dünya nüfusuna ezberletilmiş olan varak çerçeveli ve gösterişli bir tablo vardı.Ve o tabloda iyiler kötülerle ve cennet cehennemle savaşıyordu. Oysa böyle bir savaş yoktu ve hiç olmamıştı. İyiyle kötünün kıyamet gününe kadar sürecek olan ölüm kalım savaşı , insanlığın yediği en büyük kazıktı. Toplum düzeninin en kestirmeden sağlanması ve otoritenin daima ayakta kalması için gerekmiş olan bir kazık.

''Kaynağını bilmedikleri en küçük bir gürültüde birbirlerine sarılıp mikroskopik çığlıklar atan Parkinson hastalığının gizemli bir türüne yakalanmış gibi sadece gözbebekleri titreyen..''

''Korkaklıklarından ötürü sırtlarında taşımaktan vazgeçemedikleri için , kendileri gibi başkaları da altında ezilsin diye , dünyanın her köşesinde hüküm sürmesi adına kıvrandıkları bir ahlak anlayışına sahip olanlar  en kısa zamanda cephelerini oluşturdu .''

''Ankara çoktan uyanmış ve uyandığına çoktan pişman olmuş gibi görünüyordu.''

''Ne de olsa memuriyet bir hayatta kalma sanatıydı.Memurlar daima hayatta kalacak ve kıyametin resmiyet kazanmasını sağlayacak olanlardı. Yaknız tek sorunları ,bütün tırnakları ve bordrolarıyla tutundukları o hayatla ne yapacakları hakkında hiçbir fikirlerinin olmamasıydı..''

Okuyun  ; sarsılmaktan , altüst olmaktan korkmuyorsanız...


Benzer Yazılar

0 yorum